AÇILIŞ SAHNESİ/JENERİK ÖNCESİ

Açılış sahnesi Boğaz’ın girişinin foto-gerçekçi havadan çekimi ile başlar. Doğu’da güneş doğar ve ufuk hattının üzerinden yavaş yavaş görünürken nehrin dolambaçlı hattı boyunca yansır, ışıldar ve neresi olduğunu anında anladığımız bir peyzajı – antik dünya uygarlığının Doğu ve Batı yarımlarının kesişme noktasını – ortaya çıkarır. Güneş yükselirken biz aşağılara ineriz.

Kamera, Ridley Scott’un Gladyatör filminde Roma Kolezyumu çekimini andıran bir şekilde aşağı iner ve kendimizi 5. yüzyıl Konstantinopolis şehrinin üzerinde uçarken buluruz. Uzaklarda, klasik bir plana sahip olan şehirde tek bir devasa yapı yükselir. Bu, Roma İmparatoru Jüstinyen tarafından, Doğu Roma İmparatorluğu’nun gurur kaynağı olarak, Uygarlığın ebedi kudreti onuruna bir anıt olarak inşa edilmiş olan Kutsal Bilgelik Kilisesi’dir.

Bu devasa yapıya yaklaşıp merkezî kubbesi etrafında dönerken manzara değişir, yapının dört köşesinde dört minare yükselir ve modern Aya Sofya bütün ihtişamı ile ortaya çıkar, yanı başında da başka bir çağın görkemli bir anıtı olan Sultanahmet Camii belirir ve uygarlığın farklı dalgalarının bu kıyıya sürekli olarak vurduğunu çok gösterişli bir şekilde simgeler.

Kamera içeriye keser ve içinin mutlak ihtişamını karşısında izleyici mest olur. Bu görsel yolculuk sırasında dizinin ardındaki kavramı sunarız:

Roma İmparatorluğu çöktüğü zaman Batı Avrupa Karanlık Çağlar dediğimiz döneme girer; bir cehalet ve gerileme dönemi olan bu uzun kış mevsiminin sadece Rönesans’ın, yani “uygarlığın” yeniden doğuşunun başlangıcıyla çözülmeye başladığına inanılır. Ancak Doğu’da uygarlık ölmemiştir, tam tersine, günümüzde gerçek bir altın çağı olduğunu ve o olmadan Rönesans’ın da olmayacağını anladığımız bir döneme başlamaktadır.

Bu dönem Romalıların beklediği gibi bir şekil almaz, zira ortaya çıkan yeni güç bin yıl boyunca Batı’yı gölgede bırakacaktı. Ancak Romalılardan Mağribilere, Rönesans’tan Aydınlanma dönemine ve Endüstriyel Devrim’e kadar tüm imparatorlar ve fatihler Doğu’da doğan ve Batı’ya doğru yayılan bir uygarlık kaynağından ilham almıştır. Bu dizinin bize göstereceği üzere, “Batı uygarlığı” gözüyle baktığımız uygarlık, Doğu’dan Batı’ya sürekli olarak yayılan muhteşem bir fikir, bilgi, ilim ve icat akımının içinde tek ve kısa bir aradan başka bir şey değildir.

 

FİZİKSEL UNSURLAR

Bu dizinin bir yönetmen için potansiyel mutluluk kaynaklarından biri, çoğu Batılı izleyiciler tarafından daha önce hiç görülmemiş olan mekânların ihtişamını ve güzelliğini sergileme fırsatıdır. Örneğin, efsanevi Topkapı Sarayı Batı’nın televizyon programlarında çok fazla incelenmemiştir ve aynı durum Çatalhöyük, Şam’daki Emevi Cami, Babil’in ve Persepolis’in harika anıtları için de geçerlidir.

Bu durum binaların yanı sıra, sanat eserleri için de geçerlidir. Batılı sanat ve mimari gelenekleri ile çok aşina olduğumuzdan, burada Doğu ve Orta-Doğu dünyalarının görsel geleneklerini ve stillerini ayrıntılı bir şekilde inceleme imkânına sahibiz. Televizyon programları, kendi estetik değerleri için görüntülenen eserlerin ve yapıların sahip olduğu görsel gücünü büyük ölçüde unutmuştur. Amacımız, o geleneği yeniden keşfetmek ve canlandırmaktır. Bu dizi, görsel duyular için bir şölen oluşturacaktır.

Dolayısıyla dizinin hem HD olarak çekilmesi, hem de, hareket tespit ettiğimiz yerde oyalanmamıza, yapıları aralıklı çekim sekanslarıyla diğerlerinden ayırmamıza ve görsel ortamı mümkün olduğu kadar uzatmamıza izin verecek en ileri ve çok hızlı kameraların kullanılması tavsiye edilmektedir.
CGI YOLUYLA VURGULAMA

Aynı zamanda, uygun olduğu yerlerde, o anıtların ilk inşa edildiği dönemlerin dünyasını canlandırmak için bu unsurların muhteşem fizikselliğini en yüksek kalitede CGI ile birleştirmeyi planlıyoruz. O anıtların çoğunun modern binaların arasında kaybolup gitmesi kaçınılmazdır, halbuki ilk inşa edildiklerinde genelde ufuktaki en büyük ve en etkileyici yapıları oluştururlardı; bu anıtların asıl anlamlarını ve zihin üzerinde uyguladıkları gücü anlamamıza yardımcı olmak için CGI vasıtasıyla onlara eski ihtişamlarını kazandıracağız.
DİĞER CGI UNSURLARI

Mimari ve coğrafya: binalar ve haritalar. Bütün binalar inşa edildikleri şekilde var olmaya devam etmezler, dolayısıyla rastladığımız harabelerin bazılarını daha iyi anlayabilmek için gerekli olduğu yerlerde bu yapıları baştan yaratacağız.

Ayrıca izleyicilerin bu bölgenin coğrafyası ve siyasi tarihi boyunca Doğu’dan Batı’ya ve tam ters yönde yapılan yolculuğu ve düşünce akımlarını, ticaret yollarını, göçleri ve orduları izleyebilmeleri için bir dizi foto-gerçekçi harita ve hava çekimlerinden yararlanacağız.

ARKEOLOJİ

Fikirlerin televizyon programları yoluyla sunulması için en iyi yol kelimeler değil, fiziksel kanıtlar ve etkinliklerdir. Burada izleyeceğimiz akımlar için gerekli olan kanıtların büyük kısmını sunan arkeoloji, hikâyemiz için gerekli olan belli başlı atlama taşlarının bazılarını bize sağlayacaktır. Uygarlığın ilerleyişine dair ilginç kanıtlara kendi gözlerinizle tanık olabilmeniz için Çatalhöyük, El Mina, Avaris ve Aşkelon gibi sitleri ziyaret edeceğiz.
İNSAN FAKTÖRÜ

Tarih, eserlerin ve olayların yanı sıra insanlardan da oluşur. Eserler insanlar tarafından yapılır, olaylar da insanların aldıkları kararlar sonucu meydana gelirler.
DRAMATİZASYON

Bir televizyon belgeselinde tarih anlatıldığı zaman, doğrudan gösterilenlerle izleyiciden hayal edilmesi istenilenler arasında bir denge oluşturmak gerekir.

Dramatizasyonun bu çerçeve içinde iki amacı vardır.

Birincisi izleyicinin geçmişi hayal etmesine yardımcı olmaktır. Bu yöntemin en çok işe yaradığı yer, bize doğrudan gösterilenlerin – binaların, resimlerin, mekânların, kelimelerin – dönüştürülmesini ve bir ana akla yatkın bir yorum getirilerek izleyicilerin bu konular üzerine şöyle düşünmesini sağlanmasıdır:

Tarihin o döneminde orada olabilseydim neler görürdüm? O dünya neye benzerdi? O buluşmaya tanık olmak, orada yer almak nasıl bir his uyandırırdı?

Dolayısıyla dramatizasyon sekanslarımızın amacı hikâyenin kendisini anlatmak veya anlatımın ağırlığını iletmek değildir. Kısa ve dramatik sahneleri hikâyedeki bazı köşeleri dönmek ve izleyicilerin sunulan bilgiler sonrasında biraz dinlenmesini sağlamak ve insanlar arasındaki belli bir etkileşim anı üzerinde düşünmesine izin vermek için kullanacağız.

Bu dramatizasyonları mektup, günlük, resim ve her türlü kayıt gibi, gerçek insanların ne düşündüğü, ne dediği, ne yaptığı ve nedenlerini kavramamıza yardımcı olacak ana kaynak malzemelerine dayandıracağız.

Dramatize edilen sahnelerin ikinci amacı da, bugüne kadar ele almadığımız bir konuya eğilecek olan yeni bir araştırma alanına çarpıcı bir giriş sağlamaktır

İNSANİ FAKTÖR – BELGESEL

Geçmişle olan bağlantılarımız başka bir şekilde de canlandırılabilir. Dramatize edilen olayların yanı sıra, tarihin sürekliliğini, insanlık tarihinin DNA’sı sayılabilecek olan törenler, halk sanatı ve dinî uygulamalar yoluyla da izleyebiliriz. Mümkün olduğu yerlerde, geçmişin modern dünyada var olmaya devam eden belgesel nitelikteki izlerini, imparatorlukları inşa eden ve onların soylarından gelenlerin hayatlarında yer almaya devam edenlerin kalıntılarını bulacağız.

NIC YOUNG